CÜNÛNÎ’ YE GEL VE DİNLE

Dün Bursa Mevlevihane’si ve Müzesinin açılış törenindeydim. 

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından aslına uygun bir şekilde restore edilerek eski haline kavuşturulan 400 yıllık Bursa Mevlevihanesi’nin resmi açılışı Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da katılımı ile törenle açıldı.

Bundan tam 400 yıl önce Cünûnî Ahmet Dede efendi tarafından yapılan ve daha sonraları, askeri depo, mescit, karakol son zamanlarda da su deposu gibi farklı işlevlerde kullanılan Mevlevihane, yıllardır kaderine terk edilmiş bakımsızlıktan ve sahipsizlikten yıkık dökük bir hale gelmişti. 

3 Ağustos 1958 yılında Bursa Mevlevihane’sini ziyarete gelen tarihçi A. Süheyl Ünver gördüğü manzara karşısında Mevlevilerin bulunduğu mezarda boyunları bükük oldukları düşüncesiyle üzülerek ve teessürle aşağıdaki metni yazmıştı.

Bu duruma daha fazla seyirci kalmayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş Mevlevihane’nin yeniden ayağa kaldırılması için gerekli adımları attı. Karşısına çıkan bürokratik engelleri aştı ve nihayetinde Bursa’nın manevi atmosferine bir eser daha kazandırdı.

Mevlevihane’nin açılış töreninde konuşan Aktaş; “Bursa’nın gecesi ayrı güzel, gündüzü ayrı, yazı ayrı güzel kışı ayrı. Baktığımız her noktada binlerce yıllık yaşanmışlık adeta canlanıyor. Sokaklarında gezinirken bir yanda Orhan Gazi’nin kuruluş günlerinde gök kubbeye yükselen nevbetlerini dinliyorsunuz, bir yanda Evliya Çelebi’nin hayranlıkla bakan gözlerine denk geliyorsunuz.Bir yanda Osman Hamdi Bey’in tablosuna yansıttığı resmi temaşa ediyorsunuz. Bir yanda da Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Bursa’yı metheden satırlarını ve mısralarını okuyorsunuz. Velhasıl Bursa güzel şehir. Tarihi mirasımıza sahip çıkmak, korumak ve geleceğe aktarmak da bizim asli vazifemizdir.” Dedi.

CÜNÛNÎ YE GEL DİNLE VE DİNLEN

 Aktaş’ın, özetle anlatmak istediği bu atmosferi yerinde görmenizi, özellikle de her Bursalının bir kez olsun bu yeri gezmesini öneririm. Bu manevi hazzı tattıktan sonra inanın buradan ayrılamayacaksınız.

Ruhunuzu dinlendirecek güne bambaşka bir duygu ile başlayacaksınız. Alinur Aktaş’ı tarihe verdiği değerden ve 400 yıllık bir eseri yeniden ayağa kaldırarak bizlere kazandırmasından dolayı yürekten kutluyorum.