İYİ Parti İnegöl İlçe Başkanlığı’nın 4. Olağan Kongresi, yoğun katılımla gerçekleştirildi. Kongrede parti yöneticileri, milletvekilleri ve teşkilat mensupları bir araya gelerek hem yerel hem de ulusal gündeme dair önemli mesajlar verdi.
İlçe Başkanı Recep Bayrak, konuşmasında “Bu memleketin gerçek sahibi olan az İnegöl halkı. Bugün burada ümit büyütüyoruz. Bir idealin, bir cesaretin, bir adalet arayışının tohumlarının yeniden yeşertiyoruz. Bu vesileyle dördüncü olan kongremize hoş geldiniz, şeref verdiniz. Biz Cesur Ol hareketi olarak. Yeter artık diyenlerin düzeni değiştirmek isteyenlerin sesiyiz. Korkmayanların, susmayanların ve hiçbir zaman boyun eğmeyenlerin partisiyiz. Ama ne yazık ki bugün geldiğimiz noktada memleketimizin hali ortada.
Ekonomik krizden oluşan her sabah sandığa uyanan bir millet. Adaletin terazisinin şaştığı, liyakatin yerle bir edildiği bir düzenle karşı karşıyayız. Gençliğimiz, gençlerimiz hayal kuramıyor. Emeklilerimiz ay sonunu getiremiyor. Esnafımız, çiftçimiz kan ağlıyor. Biz, biz parti olarak bu memleketin umudu olmak için kurulduk. Ne saraya biat ederiz, ne koltuğa taparız. Ne menfaatin peşindeyiz ne de makamların. Biz sadece ve sadece milletimizin yanındayız.
Ya susup çürümüş düzene boyun eğeceğiz, ya da dik durup bu gidişe dur diyeceğiz. Biz susmayacağız arkadaşlar. Bu çarpık düzeni kabul etmeyeceğiz. Bizi öldüreceklere inat yürekleri büyük milletin duası ile büyüyeceğiz. Sandık geldiğinde millet iyiyi tercih edecek. Çünkü artık başka yolu kalmadı. Kıymetli davetli arkadaşlarım. Bu yolda yürümek zordur, taşlıdır, engellere doludur. Ama bu yol doğrudur. Ama bu yol haktır. Ve biz bu yolda yürümekte, yürümek, yürüyeceğimize yemin ettik. İnegöl’de geceden ölene gündüzün çalışan teşkilat mensuplarımıza, gençlik kollarımıza, kadın kollarımıza, mahalle başkanlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.
Sizlerin emeğiyle, inancıyla ve alın teriyle buradayız. Unutmayın, bu dua şahsın değil milletindir. Bu kongre bir son değil, yeni bir başlanıştır. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Kongremizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ne mutlu Türk’üm diyene.” sözleriyle teşkilata moral verdi.
Bursa İl Başkanı İsmail Kaya ise konuşmasında, “Kuruluşların değerli başkanları, devletin millete en yakın ve kıymetli muhtarlarımız, değerli basın mensupları, çok kıymetli hanımefendiler, beyefendiler. Şahsım ve İYİ Parti Bursa Teşkilatları adına hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. İnegöl’ümüzün dördüncü olağan kongresine hoş geldiniz, şeref verdiniz. Hürmetle arz ederim.
Kurulduğumuz 25 Ekim 2017’den bu yana kuruluş sebeplerimizde, itirazlarımızda, isyanlarımızda ülke adına hiçbir değişiklik olmadı. Bu düzenin ülkeyi bugünlere getireceğini biliyorduk ve milletimizi uyandık. Geldiğimiz noktada da planlı bir kötülükle maalesef ülke, insanlar, emeklisi, işçisi, ülkenin yarısından çoğu açlık sınırının altındayken, neredeyse diğer bir yarısı da beyaz yakalı dediğimiz maaşları biraz daha iyi diye düşündüğümüz insanlar da yoksulluk sınırını aşmak için mücadele vermekte. Gençler geleceğinden endişeli, ayak uyduramıyor, uyuşturucuyla uğraşıyor. Sağlık sistemimiz çökmüş, eğitim politikaları çökmüş. Adalet hak getire, yani siyasetin, ülkenin geldiği durum ortada. Tabii ki bu insanların yaptıklarına karşı bir de ülkede bunlara direnenler, milletin sesi olmaya çalışanlar var.
İşte İYİ Partililer var, İYİ Parti teşkilatları var. Kıymetli vekilim, teşkilat başkanım. Ülke gündemiyle ilgili güzel, kıymetli değerlendirmelerini yapacaklardır. Ben Bursa’mızla alakalı, ilçelerimizle alakalı birkaç kelime edip sözü teslim edeceğim. İnegöl teşkilatımız başta olmak üzere İnegöl Teşkilatımızın şahsında sizlerin huzurlarınızda bütün Bursa teşkilatlarımıza teşekkür ediyorum. Bu mücadelede sekteye uğradığımız oldu. Seçim sonuçlarında motivasyonumuz bozulmuş olabilir. Kırılan arkadaşlar oldu, hedeflerine ulaşamayanlar oldu. Ne olacak diye kıyı köşe seyredenler oldu. Yalnız teşkilatlarımız her zaman davasına sahip çıktı, genel başkanına sahip çıktı, teşkilatlarına sahip çıktı. Ve bugünlere geldik.
Ben bir yıllık il başkanıyım. Bu bir yıl içerisinde Ankara ne zaman gel dediyse onlarca arabayla Ankara’ya gittik. Grup toplantılarımıza katıldık. Bozan Parkı’nda vardık. 3 Mayıs Türkçülük Günü’nde vardık. Kuruluş yıldönümümüzde vardık. 19 Mayıs’ta Samsun’daydık. Birinci vazifemde Mersin’deydim. Bursa’da Bursa’nın en büyük iftiharını yaptık. Halkla, Türkiye’de belki de tek, halkla meydanlarda bayramlaşmayı yaptık. Yaz aylarında siyasetin tatil dediği dönemlerde Bursa’da miting yaptık. Bunları teşkilatlarımızla yaptık. Üyelerimize, dava arkadaşlarımıza güvenerek yaptık. Onlar da bizi hiçbir zaman mahcup etmedi.
Çok iyi biliyoruz ki güçlü teşkilatlar, güçlü genel merkez güçlü Türkiye demek. Türkiye’nin bu teşkilatlara, İYİ Parti’ye, cesur insanlara ihtiyacı var. Bu vesileyle bugüne kadar hizmet etmiş İnegöl’de tüm başkanlar ve arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bugünden sonra da genel olacak arkadaşlarımızı tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.” diyerek parti tabanına teşekkür etti.
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, konuşmasında Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik tabloyu eleştirdi. “Ben sizleri samimiyetle söyleyeceğim. Gerek sendikacılık hayatında burada aynı dönemde mücadele verdiğimiz pek çok eğitimci, kamu çalışanı, arkadaşım var. Gerekse siyaseten, yani siyasete başladığımız günden bu tarafa İnegöl’de ne zaman olduysak İnegöl’de Recep Başkanım sağ olun. Geçmiş dönemde Eray Başkanım, İsmail Karaman Başkanım. Allah mekanını cennet etsin. Ruhu şad olsun. Müfit Başkanım. Biz burada hep moral bulduk. Bizim hep, hem gönlümüzü hem karnımızı hep doyurdunuz. Allah sizden razı olsun. Şimdi yine güzel bir günde güzel bir hazırlıkla dördüncü Olağan Genel Kurulumuzu yapmıyoruz.
Çok Kıymetli Teşkilat Başkanımız, Genel Başkan Yardımcımız sizi daha genel konularla mutlaka bilgilendirecek. Bende naçizane bir iki notumu paylaşmak istiyorum. Şimdi önce bir konuda anlaşmak lazım. Memleket öyle bir hale geldi ki. Mesela vatan diyorsun de vatan. Kutsal bir kavram değil mi? Diyemezsin. Vatan diyorsun. kardeşim hamaset yapma diyorlar. Millet diyorsun. Irkçılık yapma diyorlar. Memleket diyorsun. Haine hain diyelim diyorsun. Ayrımcılık yapma diyorlar. Öyle bir devre geldik ki. Samimiyetle söylemek istiyorum yahu. Ne yapalım? Siz ne istiyorsanız biz onlardan mı bahsedelim? Ne söyleyeceğinizle alakalı sizden icazet mi isteyelim?
Şimdi bakınız, hemen örneklendirince daha net ortaya çıkacak. Fotoğraf şu. Sizler de tanıyorsunuz. En son Silivri’de ziyaretine gittim. Halbuki Ordu diye gittik. Yani Ordu’ya uçak bileti aldık gidecektik. Orkun Özeller Komutanı, bu memleketin yetiştirdiği en kahraman komutanlardan Albay Orkun Özellik’leri Silivri’ye nakletmişler. Silivri’ye gittim, ziyaret ettim. Kudretten selamlarımı iletiyorum. Biliyorsunuz Orkun Komutan bizim de Osmangazi Belediye Başkan Adayımız. Yirmi küsur yıl dağlarda ve ihtiyaç duyulan her yerde kahramanca silahla mücadele eden komutanımız sivil hayatta da memleket, millet adına siyasetse siyaset alanlarda birlikte koşturduk. Ben de Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayıydım. Burada da mevkidaşımız İnegöl Belediye Başkan Adayımız var. Sevda Hanım. Az bir farkla kaybettik ama iyi bir başlangıç yaptık. Hiç sorun yok. Şimdi işte o Orkun Özen’ler komutanı derdest ettiler. Niye? Şundan dolayı. Bölücü başının meclise davet edilmesinde vermiş olduğu tepkiden dolayı. İtirazdan dolayı.
Peki ona bu muameleyi layık görenler şimdi ne yapıyor biliyor musunuz? Şimdi şöyle yapıyor. Mecliste artık öyle bir hal aldı ki, bölücü başı bebek katiline Sayın demeyenleri tutu-tutuklayacaklar neredeyse. Bölücü slogan atmak serbest, övünmek serbest, bölücülüğü alkışlamak serbest. Orkun Özellere de hapsi layık gördüler. Fotoğraf bu. Memleketin geldiği nokta bu. Yani. Yani şu taşları bağlamışlar. Köpekler serbest, eşkıya tüfeğinmiş. Yiğit de serbest. Biz başta genel başkanımız var. Genel Başkanımız olmak üzere yirmi dokuz milletvekilimiz, grup başkan vekillerimizle birlikte samimiyetle bir memleket mücadelesi veriyoruz.
Üniter yapımıza, milli devletimize bir şey olmasın, dilimiz bozulmasın, ilimiz bozulmasın, gök kubbemiz bozulmasın, bayrağımız inmesin samimiyetle bunun kavgasını veriyorum. Bakın kim ki, kim ki kinlikler üzerinden imtiyaz talep ediyorsa devletin kemerine dinamit koyuyor demektir. Bunun mücadelesini veriyor, kavgasını veriyoruz. Vermeye de-Bir oyun oynanıyor. Oyunu da şöyle oynuyorlar. Diyorlar ki. Terörist Türkiye’den yana mısın? Bu ülkede kim terörlü Türkiye ister? Hepimiz yanayız. Soruyu böyle soruyorlar. Türkiye’de barış olsun mü diyorlar? Yahu barış her yerde olsun, hanemizde olsun, partimizde olsun. İlçe spor takımı. Her yer barış olsun. Kim kavga ister? E böyle sorarsan böyle cevap alırsın. Peki sorunun gerçeği ne biliyor musunuz? Gerçeği şu. Sürecin adı da bu. Buradan söylüyorum. Bölücü başı bebek katili Cani Apo’yu serbest bırakacağız. Bırakalım mı diye sorsana millete. Soru bu. Asıl niyet bu. Bunu gizliyorlar.
Dağdaki eşyayı indirip ona statü vereceğiz diye gerçekleri söylesenize. İnfaz düzenlemesi yapıp şimdi onunla çalışıyorlar. İnfaz düzenlemesiyle içerdeki PKK’lı mahkumları dışarı çıkarmaya çalışıyoruz. Bunu çıkaralım mı diye sorsana millete. Devam edelim. Anayasayı değiştireceğiz. Şimdi Meclis Başkanı da başlamış. Dilin tekniğini, eğitim dilini, resmi dili çiftleştireceğiz. Yerel yönetimlerle alakalı federasyon vari bir anayasal düzenlemeler yapacağız. Ne dersiniz ey millet? Diye sor gör bakalım kamuoyu desteği var mı yok mu? Fotoğraf bu. Böyle bir fotoğrafla mücadele ediyoruz.
Bakın geçen fuar açılışındaydı. Benim ilçe başkanım ve yöneticilerimizle hem bilgilendirdik hem de dediler ki ya millet zaten zorda, sen yani çok da fazla morallerini bozmayalım. En azından üreticinin orada olanların dediler. Yani şu fotoğrafı anlamasın. Burada kısaca söyleyebilirim. Türkiye iflas ediyor. Bu fuardan önceki hafta tekstille ilgili araştırma önerge bizli Meclis Genel Kuruluna indirdiği fotoğraf şu. Yalnızca Bursa’daki bütün Türkiye genelinde de Bursa’daki tekstilin yüzde ellisi Mısır’a, Bangladeş’e, Kongoya, ülkemize gitti. Taşındı, en büyükleri taşındı.
Yalnızca Vişne Caddesi’ndeki on bine yakın firma beş bine düştü. Yüz on bin istihdam kırk yedi bine düştü. Mobilyada o kadar nezaketli ifade etti ki Ticaret Sanayi Odası Başkanı Model Başkan aynı zamanda ancak o kadar söyleyebilirdi. Başkanım dedi ki. 2024-2025’te yüzde yirmi iki buçuk küçülme var dedi. Daha ne desin? Böyle bir tablo var. Ekonomi berbat, işler kötüye gidiyor. Size yüzlerce rakam söyleyebilirim. Son bir örnek verip bitireyim. Rakam, istatistik bunların hepsi hikaye derdi bize Sayın Cumhurbaşkanı’mız. Bunlara inanmayın. Ben size ekonomi nasıl anlaşılır diye bize bir Afyon’da çay simit hesabı öğrettiler. Çay simit hesabına girmeyeceğim.
Başka bir şey söyleyeceğim ve bir kez daha şimdi efendim, bu bizim en büyük banknotumuz. 200 TL. Bu banknotun üzerinde imzası bulunan genel müdür de yine öncekini aldın başkanım. Bu banknotun üzerinde imzası olan genel müdür de Merkez Bankası’nı yüz milyon dolandırmış. Bu başka bir şey. Yolsuzluk bu memlekette yol oldu, yol. Onu bir kenara koyalım. Şimdi. Biz bu 200 euroyla. İlk çıktığında kaç dolar? 136 dolar. 136. Şimdi kaç dolar bu? Dört buçuk dolar. Bana ne anlatıyorsun? Ne maval okuyup ne ekonomisi anlatıyorsun? Bu işte bu. Senin ekonomin bu. Avrupalı en büyük banknotu 500 Euro ile geliyor. Bir hafta iki kişi tatil yapıyor.
Biz en büyük banknotumuzla 250 gram kıyma alamıyoruz. Bir kilo peynir alamıyoruz. Yokluk, yoksulluk avuç başını gitmiş. Milletten meşruiyeti bulamayanlar gitmiş. Amerika’da dış güçlerin kucağında meşruiyet arıyor. Yazıktır, günahtır. Mücadelemiz sürecek. İnegöl Teşkilatı’nı tebrik ediyorum. Emeği geçenleri tebrik ediyorum. Yeniden görev alacak heyete, başkanımıza başarılar diliyorum.” diyerek kararlılık mesajı verdi.
Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Hasan Toktaş’ta kongrede yaptığı konuşmada, “İnegöl’deyiz, memleketimdeyiz. Bundan dolayı da ayrıca mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Az önce Yenişehir İlçe Kongremizi tamamladık. Nasip olursa yarın Karacabey ve Osmangazi İlçe kongrelerimizle beraber Bursa’daki kongrelerimiz bitecek. Önümüzdeki aya kısmet olursa il kongrelerimizi yapacağız. Türkiye genelinde şu ana kadar geçtiğimiz hafta itibariyle altı bin otuz beş ilçe kongremizi tamamladık.
Bu hafta sonu biten kongrelerle de yaklaşık sekiz yüz civarında ilçe kongremizi tamamlamış olacağız. Ve önümüzdeki hafta zannediyorum tüm ilçe kongrelerimiz de bitmiş olacak. Ve Aralık itibariyle de kısmetse büyük kurultayımızı yapmaya hazır hale geleceğiz. Değerli hemşehrilerim! Memleketin hali ahvali az önce kıymetli kardeşim, bizim meclisimizin atom karıncası Selçuk Türkoğlu olabildiğince ifade etti. İlçemiz, ilimiz, ülkemiz gerçekten çok zor, sıkıntılı bir dönem yaşıyor. Ama bu sıkıntıları siyasetten ayrı olarak biz milletçe, hep birimiz, her birimiz el ele, omuz omuza hep beraber aşacak güç ve iradeli olduğumuzu da özellikle belirtmek istiyorum.
İçimiz sıkıntıda; memurumuz, esnafımız, çiftçimiz… Kime sorarsanız, hangi kesimle konuşursanız gerçekten sıkıntıda. Sanayicimiz, mobilyacı esnafımız düşünebiliyor musunuz? Yüzde yirmi iki bir yılda küçülmek demek, aslında çökmek demektir. Yok olmak demektir adeta. Ama bizim sanayicimiz, mobilyacımız gerçekten girişimcidir, heyecanlıdır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bütün bu malzeme sorununa, fiyat artışlarına rağmen ayakta durma gayreti göstermektedir. Ve inşallah da gösterecektir. Böylesi bir Türkiye’de baktığımızda yüz iki yıl olmuş biz cumhuriyetimizi kuralı. Yüz iki yılın yirmi üç yılını, yani dörtte birini bir iktidar yönetiyor tek başına, kesintisiz bir şekilde. Sorsak bu iktidara, her şeyi onlar yapmışlar. Türkiye’de 2002 öncesinde aslında bir şey yokmuş gibi bize anlatmaya çalışıyorlar. Ve ne sorumuz var, niye bunları anlatıyorsunuz, diye adeta bize söylüyorlar.
Bakın, az önce Yenişehir’de de anlattım, bunu anlatmam gerekiyor. Isparta’ya gittik. Cemal Abi, Isparta il teşkilatımızı, orada belediyemiz iki tane var, onları ziyarete gittik. Gitmişken sayın genel başkanımızla beraber merhum Demirel’in nur içinde yatsın, kabrini ziyaret ettik. Yolunuz düşerse mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Kabrin olduğu yerde bir de müze yapılmış. Bu müzeyi dolaşırken bir panoda 1965 yılı için merhum Demirel’in vermiş olduğu bir beyanat var. Diyor ki, “ben 1965 yılında başbakan olduğum zaman” diyor, “Türkiye’de üç yüz köyde elektrik vardı”. Bak, buna çok dikkat et. Türkiye’nin otuz sekiz bin köyü var. Yani 1965 yılında Türkiye’de köylere yüzde birinde elektrik var. Şimdi bu 1965’in üzerine yirmi üç yıl ilave edin. Kaç oluyor? Bin dokuz yüz seksen sekiz. 1965’te üç yüz köyde elektrik var.
1988’e geliyoruz. 88’in Türkiye’sini bu salonun yarısı çok net hatırlar. Genç kardeşlerim bilmezler. 1988’e gelinen bu yirmi üç yıllık süreç içerisinde Türkiye 1971 muhtırasını yaşamış. 1980 darbesini yaşamış. Ciddi… kardeşlerin, gençlerin birbirine vurduğu dönemleri yaşamış, Koalisyon hükümetlerinde yaşamış. Kıbrıs Barış Harekatı gibi nur içinde yatsınlar. Merhum Ecevit ve Erbakan ve Alparslan Türkeş beraber karar vermişler.
Türkiye’de neler yapılmış mesela? GAP projesi gibi devasa, dünyanın en önemli tarımsal yatırımlarından birini büyük oranda bu yirmi üç yılda tamamlamış. Keban Barajı’nı yapmış. Dünyanın en büyük sanat yapılarından biridir. Atatürk Barajı’nı yapmış. 1974 yılında kendi hazine kaynaklarıyla Boğaziçi Köprüsü’nü yapmış. Bugün Osmangazi Köprüsü’nün onda bir fiyatına geçiyoruz değil mi? 1987 yılına gelmişiz. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ikinci köprüyü yapmışız.
İstanbul Ankara arası dört yüz kilometre kesintisiz otobanı yapmışız merhum Özal döneminde. Roketsanı kurmuşuz, Havelsanı kurmuşuz, Aselsanı kurmuşuz. Bugün övündüğümüz Savunma Sanayinde devrim niteliğinde gerçekten güzel iş yapan firmalarımızı kurmuşuz.O yokluk döneminde, o yirmi üç yılda üç yüz köyde elektrik olan Türkiye’de çağ atlamış; telekomünikasyonda, altyapıda ilk Türkiye’ye gelmiş. Demek ki bu millet bunları yapabilecek güç ve iradede. Peki son yirmi üç yılda bugüne gelmişiz iki bin iki yılında.
Ne yapıyoruz Türkiye’de? Bakın Hazreti Ali öyle der. Hazreti Ali der ki, “devletin dini adalettir” der. Adalet arıyoruz Türkiye’de. Bugün Melih Gökçek’in, Ruhsar Pekcan’ın sokaklarında hür ve bağımsız gezdiği Türkiye’de siz İmamoğlu’nu cezaevine atarsınız, belediye başkanlarının yarısını cezaevine atarsınız, Mansur Yavaş’a soruşturma açarsınız, Ümit Özdağ’ı cezaevine atarsınız. Millet adalet arar.
Göğsüne Türk bayrağı asmış gençlere tekme tokat girerken, Bebek katilinin posterinin elinde yürüyüş yapanlara göz yumarsanız, millet adalet arar. Yediğimiz odaya girdik. Yirmi üç yılın sonunda, yolsuzluk kurumsal hale geldi. Her şeyin bir tarifesi var. Değil mi kardeşim? Belediyeler işler yapıyorsun, projeler yapıyorsun. Her şey tarifeye bağlanmış. Maalesef Türkiye açık hava cezaevine döndürülmüş adeta. Böylesi bir Türkiye’deyiz. Bu yirmi üç yılın sonunda geldiğimiz Türkiye’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde biji Sero kapak sloganları attırır hale geldik.
Bebek Katili’nden barış güvercini çıkarma girişimleri yapılmaktadır. Değerli arkadaşlarım. Az önce Yenişehir’de bizim Osmaneli belediye başkanımız Cemal Abi güzel bir şey söyledi. DEM Parti’yi dedi, kapanmak için Anayasa Mahkemesi’ne gidenler dedi. Bugün anayasa mahk- anayasayı değiştirmek için DEM Parti’ye çağrıda bulunuyorlar, dedi. Bakın Türkiye’nin geldiği hale. DEM Parti kapansın diye Anayasa Mahkemesi’ne gidip çağrı yapanlar bugün anayasayı kendilerine göre değiştirip dönüştürebilmek için DEM Parti’ye çağrı yapar hale gelmiştir.
Türkiye’nin geldiği hale bakar mısınız? Şimdi birinci açılım süreci vardı, hatırlıyorsunuz değil mi? Sene iki bin on üç. Ben geçmişte siyaset yaptığım partide Bursa il başkanıyım. O birinci açılım sürecine karşı Bursa’da şu anki kent meydanı eski garajın olduğu yerde bir miting yapmıştık. Birinci açılım sürecine, birinci ihanet sürecine karşı bir miting yapmıştık. Selçuk Türkoğlu, akil adamlar gelmişti Bursa’ya. Selçuk Türkoğlu kamusal il başkanı o zaman. Selçuk Türkoğlu, akil adamların kaldığı Hilton Oteli’nin önünde, Hilton Oteli’nde yumurta yağmuruna tutuyorlar. Ben de bizim gençlerle beraber akil adamların basın toplantısı yapacağı yerdeyiz.
Bizim bir gazimiz var Bursa’da. Selçuk Çelik. Selçuk Çelik aslında bir doksan, bir doksan beş boyundadır. Ama doksan yedide iki bacağını mayına bırakmış bir kardeşimizdir Selçuk Çelik. Büyük bir delikanlıdır. Selçuk beni aradı. Dedi ki “Abi hatırlıyor musun akil adamlar geldiğinde?” “Hatırlıyorum” Selçuk dedi. O basın toplantısı yapılacak olan yere kimseyi almıyorlar. Selçuk gazi olduğu için kamu görevlisi kartıyla görevli diye giriyor içeriye. Akil adamlar konuşuyor kaptan. Hiddetleniyor Selçuk. Dayanamıyor. Bir şey bulup atacak. Böyle sinirleniyor, bulamıyor. Protez bacağını çıkarıp akil adamları, hatırlayanlar vardır, kafasına atıyor Selçuk’un.
İşte o Selçuk aradı beni. Dedi ki “Abi, ben bu bacağımı attığım zaman benim övüldüğüm kürsülerde şimdi Bebek Katili meclise gelsin konuşsun deniliyor. Yazıklar olsun abi” dedi. Türkiye’nin geldiği noktaya bakar mısınız? Ama biz aynı noktadayız. Birinci açılım sürecine karşı Bursa’da miting yaptık. İkinci açılım sürecine karşı biz yine Bursa’da miting yaptık. Biz aynı noktadayız. Ve bize, ve bize ne deniyor? Bu bir devlet ayıptır. Hakikaten biz bazen şöyle düşünüyoruz kendi kendimize, en azından ben kendi payıma. Ya ortada bir şey yapılıyor. Bu yapılana karşı neredeyse yalnızız ya. Bizde mi bir sorun var diye düşünüyorum. Bizde mi bir problem var? Biz mi anlayamıyoruz acaba? Olur ya, doğru bir iş vardır de biz anlamıyoruz. Niye? Ama düşünüyorum sonra kendi kendime. Tam yüz beş yıl önce, tam yüz beş yıl önce bin dokuz yüz yirmide Saltanat Şurası kurulur, elli altı kişiden oluşuyor. Saray aklıyla kuruluyor.
Aynı bugünkü gibi belli bir kişiden oluşuyor. Şimdi komisyon kurdular ya diyecek bir üye vermedik. Bu saltanat şurasının görevi ne? O günkü saray aklı yani o günkü devlet aklı diyor ki; bu işgalden biz ancak İngiliz mandayı ve himayesiyle kurtulabiliriz. Saltanat şurasının görevi de millete bunu anlatmak. Yani o günün devlet aklı öyle diyordu. Bugünün devlet aklı da bize “terörsüz Türkiye” adı altında böyle bir proje getiriyor. Bunun devlet aklı olduğuna biz inanmıyoruz. Velev ki bu devlet aklı olsa biz ona da itibar etmiyoruz. Çok açık ve net. Neden? Bunlar bizim beş yıl önceki devlet aklına Mustafa Kemal Atatürk ve SİLA arkadaşları itibar etseydi bugün gönderde İngiliz bayrağı olurdu. Evet, biz o devlet aklına da itibar etmediğimizi çok net olarak ifade etmek istiyorum. Değerli gönüldaşlarım, bize güvenin. Genel Başkanımız Müsavat Dervişoğlu liderliğinde bütün bu oyunların net bir şekilde karşısında durup bozacağımızdan emin olun.
Net olarak ifade ediyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bu isteklerini bizim cesetlerimizi çiğnemeden asla ve asla yapamayacaklar. Biz çok net olarak buradayız, duruyoruz, çok net olarak ifade ediyoruz. Biz biz sizin emeklerinizle sizi yıllardır vermiş olduğunuz mücadele ile millet vekili olmuş iki arkadaşız burada. Biz sizin yüzünüz yere baktırmayacağız. Biz bu emekleri emin olun uzayi etmeyeceğiz. Biz bu millete karşı kurulmuş olan her türlü tuzağa yirmi dokuz milletvekilimiz de karşısında duracak ve sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hakkınızı helal edin. Biraz fazla konuştum. Ben ilçe kongremizin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.” sözünü hatırlattı.
4. Olağan Kongre sonucu yeni seçilen İYİ Parti İnegöl İlçe Başkanlığı Yönetim Kurulu

