Uzun zamandır takip ve not ettiğim doğrudan temin sisteminde bazı rakamlar artık iyice gözüme çarpmaya başladı.
Nedir bunlar rakamlar diyeceksiniz.
İnegöl Belediyesi’nin sadece Nisan ve Mayıs ayında araç bakım, onarım ve yedek parça gideri
bugünün parasıyla yaklaşık “6 milyon 800 bin TL”, eski parayla söyleyeyim; 6 trilyon lira.
Bu rakam sadece yedek parça ve onarım bedeli.
Şimdi içinizden “Ama bu araçlar vatandaşa hizmet ediyor” diyenleriniz olabilir.
Eyvallah.
Lakin sormamız gereken soru şu: Bu hizmet aracı mı, yoksa şöförün kendi aracımı?
Çünkü bu paralar sizin cebinizden çıkıyor. Benim cebimden çıkıyor.
Bir çöp kamyonunun tamirinin bir ayda bir servete mal olması, bir pikabın lastiği çeyrek altınla yarışması ne teknolojinin gelişmişliğiyle ne hizmetin hızlanmasıyla açıklanabilir.
Bu, olsa olsa denetimsizliğin, savurganlığın ve siyasi rehavetin sonucu olabilir.
Hani Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek tasarruftan bahsediyor ya?
Tasarruf deyince akla ilk gelen hep emekçi oluyor.
Üç kuruşluk memur maaşına, asgari ücretliye, emekliye “kemer sık” deniyor.
Ama konu belediyelere gelince musluk sonuna kadar açık.
O zaman bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Bakın Belediyeler halkın malıdır.
Aracından asfaltına, çöp kovasından kamyonuna kadar her vida halkın vergisiyle alınır.
O yüzden her cıvata, her conta için harcanan liranın hesabı halka verilmelidir.
Kimse bize “araçlar vatandaşa hizmet ediyor” demesin.
Vatandaşa hizmet ediyorsanız, o zaman aracı da tasarruflu kullanacaksınız, bakımını zamanında yaptıracaksınız, arızasını önleyeceksiniz.
Çünkü “benim malım değil, belediyenin malı” diyerek başkasının cebinden harcayan zihniyetin adı halkçı değil, rantçıdır.
Bir diğer mesele: bu kadar parayı alanlar kimler? Aynı firmalar mı? AK Parti’ye Milletvekili dosyası teslim edenler mi?
Kim bu “sürekli aynı” kişiler diye merak ediyorsanız?
İnegöl Belediyesi Destek Hizmetleri Müdüründen öğrenebilirsiniz.
Anlıyacağınız üzere kamyonlar bozuluyor, belediye ödüyor, ama tamiri yapan firmanın kasası doluyor.
Geçtiğimiz hafta İnegöl Belediyesi’nin doğrudan temin yöntemi ile aldığı bir hizmet için
Bakanlık ile sürekli işbirliği yapan ulusal düzeyde tanınmış bir dernek başkanı ile görüştüm.
Hizmeti ve rakamı görünce şaşırdı.
İnegöl’e muhakkak kahvenizi içmeye uğrayacağım dedi.
Uzun lafın kısası,
Kamu malına “mış gibi” sahip çıkılamaz.
Gerçek sahiplik; halkın vergisini kuruşu kuruşuna korumaktan geçer.
Bu yüzden sesleniyorum:
Ey İnegöl Belediyesi yöneticileri!
Hizmet ettiğiniz halkın hakkını savurmayın!
Halk için çalışıyorsanız, önce halkın malına saygı duyun.
Halkı yoksullukla terbiye eden sistemin bir parçası olmayın.
Ve unutmayın:
Araçlar hizmet içindir; israf ve imtiyaz için değil!
YORUMLAR