Arama
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

BEN İSLAM DİNİNİ BİLMİYORUM GALİBA…

Musa CANKAT//28 ARALIK 2023Dinimizin

Musa CANKAT//28 ARALIK 2023
Dinimizin temel kaynağı, Kutsal Kitap KURAN dır. Kuran söylenenlere göre, Bir harfi dahi değişmeden günümüze kadar gelmiştir. Dünya ulusları, genel kültür anlamında İslam’ı anlamak için, Kuranı kendi dillerine tercüme etmişler ve hatta Müslümanlıktan etkilenip, dinlerini terk ederek; İslam ritüellerini en azından ibadet kapsamında öğrenmişler ve inançlarını değiştirmişlerdir…
Öte yandan İslam:
Sadece Kuran değildir tabii… Kuran’ın anlayış ve uygulanışında duyulan eksikliğini ve yıllara bağlı, gelişerek değişen olayların çözümünde; Resulallah Efendimizin başta sünnetleri, hadisleri ve Şura kararları tamamlayıcı olmuştur…
Ancak:
Emevi çıkarcılığı uğruna, bu sünnet ve hadislerin bir çoğu; örneğin,”: Falan sahabe Efendimizden rivayet edilir ki:” İle başlayan peygamberimize mal edilmeye çalışılan, belirli bir zümrenin hegemonyasına yönelik hükümler, dinimizi kirletmiş özünden uzaklaştırılmaya ve çıkarcılığa alet edilmeye yönelmiştir…
Ama her şeye karşın dinimiz:
Kendisinden önceki İki Semai dinin eksiklerini ve hatta, bu gün Doğu Asya insanlarının inanç kaynağı olan felsefi dinlerin, ufkunu açan ritüelleri, sinesinde barındırmaktadır…
Ancak:
Hz. Muhammed’in vefatı gecesinde başlayan ayrımcılık, Kuran da yasaklanan ayetlerin hükümlerine karşın; dinimizi bölük, pörçük parçalara ayıranlar; günümüzde, müminleri neredeyse birbirlerine düşman eder hale gelmesine neden olmuştur…
Bakar mısınız?
Yüce Kuran da: (Enam 159, Müminün 53, Ali-İmran 103-105, Şura 13, Rum 32, Hicr 91)“Dininizi, bölüp parçalara ayırmayın” Anlamında kesin emirler varken; Peygamberimizin mübarek naaşları daha toprağa konmadan bölünmeler ve taht kavgaları başlatılmıştır…
Önce:
Hz. Ali sevgisi üzerine kurulan ayrışma;( Şia) ritüel farklılıklarla devam ederek, “Gidilen Yol” anlamında Mezheplerin türemesine ve o devrin din alimlerinin görüş ve düşüncelerini yansıtan bölünmelere neden olmuş günümüze kadar gelmiştir…
Bu bölünmeler yeterli olmamış ki:
Yedinci Yüz Yıldan sonra; “Allah Yolu anlamında, Tarikatlar ve onların kolları türemeye başlamıştır… Günümüzde 14. Yüz Yılda Horasanda yaşamış, Mehmet Burhaneddin Nakşibend tarafından kurulan” Nakşibend” Tarikatının çeşitli kolları ülkemizde varlıklarını sürdürmektedir…
Ancak:
Yurdumuzda yaşayan dindaşlarımızı, Tarikatlarda kesmemiş olmalı ki:
Bu kez de; din önderlerinin oluşturdukları Cemaatlar; hemen, hemen her ilde ve hatta her mahallede İslam adına, müritleriyle birlikte kendi dünyalarını yaşamaktadırlar…
Yaşasınlar; ibadetlerini Allah kabul etsin…
Etsin de:
Kuran’ı Kerimde bölünmekle ilgili yasaklar ne olacak? “Dininizi fırkalara bölmeyin…..” Diye, tam Yedi kez tekrarlanan emirleri yok mu sayacağız?
Oruç tutmayanı, namaz kılmayanı yerden yere vururken; açık gezen kadını, hırsızlık yapanı, zina edeni, içki tüketeni Vb… İslam da yasak diye dilimizden düşürmezken ve hatta bunları kafirlikle suçlarken….
Dinimizi bölüp parçalara ayırmaya ve müminleri birbirlerine düşman etmeye ve Kuran emirlerini yok saymaya ne hakkımız var?
İnancımızın temel kavramlarının başında gelen, Mahşer Gününde; Allah’ın huzurunda bunun hesabını nasıl vereceğiz?
Taa! 1400 Yıl önce:
Arabistan Çöllerinde yaşayan insanlar, iklimin kavurucu sıcaklarına karşın; sanki, sarık, cübbe ve şalvar giyiyorlarmış gibi; günümüzde bu kisveleri Müslümanlığın simgesi kabul ederek; dışarılarda dolaşmak, İslami anlayışı, şekle sokmak değil midir?
Yoksa:
Kuran-ı Kerimde, Mümin erkeklerin kisveleri hakkında Bir Ayet mi var? Elbette ki; insanların giyimlerine karışmak kimsenin haddi değildir; herkes dilediği gibi giyinir kuşanır. Ancak, bunu dinimizin emri gibi göstermek ne kadar doğrudur, bilemem…
Öte yandan:
Başında Milli kelimesi olan TC’nin Bakanı, meclis kürsüsünden aslanlar gibi kükreyerek: (!) Özellikle muhalefet vekillerini uyardı. “Uyumayın, uyumayın! Türkiye artık değişiyor, eski Türkiye yok!”Diyerek geleceğe yönelik ip uçlarının habercisi oldu. Eğitimde Birlik Yasasının yerini, din görevlilerinin hakim olacağı, anti laik bir sisteme doğru hareket edileceğini, adeta dikte ettirircesine bangır, bangır parmak sallayarak haykırdı…
Artık:
“Tren istasyona yaklaştı, inme vakti geldi…” Her şey hazır; anti Laik kurumlar, Tarikatlar, Cemaatlar ve karılmış helvalar… Ruhuna El Fatiha diyecek sesi beklemekteler; ellerini yüzlerine sürüp “Aminnn”! Diyecekler… Bunu söylemek istedi Sayın Bay Bakan…
21 Yılı aşkın adım, adım papaz cübbesini savura, savura menzile yaklaştılar, “demokrasi aracını” kullanarak; yalanla, dolanla “kadayıfın altını kızarttılar…” Şimdi, yiyenlere afiyet olsun!
Boğazlarında durmazsa tabii…
NOT: Dinimizin özünü, Türkçeye çevrilmiş Kuran’ı okuyarak öğreniriz. Lütfen okuyun!