Arama
Üyelik
Üye Girişi
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Hasan Eroğlu
Sevda Özcan

Ülkemizde, tam bir sağlık tiyatrosu oynanıyor.

Dr.Yılmaz Ergut / Kocaman

Dr.Yılmaz Ergut /

Kocaman İngiltere kraliçesi, fani Dünya’ya evinde veda etti.
Ben kendi adıma, yedi düvele hükmetmiş bir ülkenin kraliçesinin;
evinde, yetim gibi ölmesine çok üzüldüm!
Bunlarda, 112 yok mu acaba?
Oysa, hemen 112 yi aramaları gerekirdi!
Ambülans, yollarda siren çala çala gelmeli;
Hasta yakınları, ‘niçin geç geldin’ diye, ambulansı tekmelemeliydi!
Kraliyet ailesinin bazılarıda, sağlık personelini tartaklamalıydı!
Kocaman İngiltere’ye, hiç yakıştıramadım!
Eve gelen ambulans, siren çala çala,120 km hızla, hastayı acile götürmeli;
kraliçe, hemen yoğun bakıma alınmalıydı.
Yoğun bakımda, hemen monitörlere bağlanmalı;
kollarına serumlar, mesanesine sonda takılmalıydı!
Yoğun bakım doktoru, hasta yakınlarına; ‘herşeye hazırlıklı olun’ demeli;
hasta yakınları da, kendini yerlere atmalıydı!
5 dakikada bir yoğun bakımın ziline basmalılar;
‘uzaktan bir yakınımız geldi, 5 dakika girip- çıkabilir mi’ diye sormalılardı!
Hemşire, ”sizin ve diğer hastaların sağlığı için alamayız’ derse;
hemşireyi tehdit etmeliler, hemen başhekimi aramalılardı!
Doktor ve hemşireler, hastanın kalbi durunca hemen kalp masajı yapmalılar;
durmuş kalbe elektro şok vermeliler;
cevap alamayınca da;
hasta yakınlarını çağırıp,;
”Elimizden geleni yaptık ama, hastanızı kurtarmadık’ demelilerdi!
Hasta yakınları ortalığı ayağa kaldırmalılar, hastane güvenliği gelmeli;
çok güçlü şekilde ağlamalılar ve zılgıt çekmelilerdi!
Yoksa, etraftakiler;
‘Bunlar annelerini hiç sevmiyorlarmış, hiç ağlamadılar ‘ derlerdi!
Ülkemizde, tam bir sağlık tiyatrosu oynanıyor.
‘Körler sağırlar, birbirini ağırlar’ durumu yaşanıyor.
Yoğun bakım servisleri, morgların bekleme salonlarına döndü.
Bütün medeni ülkeler ve medeni insanlar bilirler ki;
yoğun bakımlara, iyileşme olasılığı olan hastalar kabul edilir;
bazıları iyileşiir, bazıları ölür.
Böylece gerçek hastalar için, yoğun bakımlarda yatak sorunu yaşanmaz.
Ölümsüzlük diye birşey yoktur.
Yoğun bakıma yatarak, kimse ölümden kaçamaz.
Yaşlı geriatrik hastaların, evinde sevdiklerinin yanında, dualar edilerek, hayata veda etmeleri kötü bir şey değildir.
Yaygara yapmaya, bağırıp çağırmaya gerek yoktur.
Bizde yapıldıği gibi;
ölecek, yaşlı, iyişme ihtimali olmayan bütün hastaları yoğun bakıma yatırmaya kalkarsanız;
genç ve tedavi edilme şansı olan hastalar için yer bulamazsanız.
Bu durum hepimizin başına gelebilir.
Şimdiki durumda, sağlık personeli ve doktorlar;
arenalarda vahşi hayvanların önüne atılan zavallı insanlar gibi;
cahil-cühelâ ve vandal insanların saldırısından korktuğu için;
acile gelen, yaşlı, tedavi şansı sıfır olan geriatrik hastaları, yoğun bakıma yatırmak zorunda kalıyorlar.
Devlet ve kanunlar sizi korumazsa, siz kendi kendinizi korursunuz.
Vandalizm yüzünden, sağlıktaki durum o kadar vahim bir hal aldı ki;
cebinde parası pulu olmayan bir insan, devlet hastanelerine gidip, derdine çare bulamıyor.
Başına gelenler biliyor;
kısa sürede randevu almak, neredeyse imkansız hale geldi.
Einstein’ın bir sözü var;
‘Ağzınızdan çıkanlara dikkat edin.
Söylediğiniz iyi yada kötü tüm sözcükler, tüm evreni dolaşıp, tekrar size geri döner’
Hastaların doktorlara ve sağlıkçılara saldırmadığı zamanlarda;
Doktorlar, randevusu var mı yok mu, yada fiş almış mı almamış mı diye sorgulamadan;
herkesin derdine çözüm bulmaya çalışırdı.
Hastaların saldırgan tutumu ve sağlıkta şiddet başladıktan sonra;
hiç bir hekim, randevusu olmayan hastalara bakmak istemiyor.
Yani, Einstein’ın yıllar önce söylediği şey gerçek oldu.
Sadece çok efendi ve saygılı insanlar olursa;
doktorlar, onlar için opsiyon kullanıyor.
Bu Dünya’da kim ne ederse, kendine eder.
Bir hizmet sunucusu olarak;
hizmet alanlara,-naçizane-küçük bir tavsiyem var,
‘Hiç kimse zorla, yada kavga dövüşle sizin hastanızı tedavi etmez.
Ya başka yere sevkeder, yada ömrünüz git gelle geçer.
Medeni insanlar gibi, kibar ve saygılı olunduğunuzda, teşekkür etmeyi bildiğinizde;
işlerinizin, sihirli bir el dokunmuş gibi, tıkır tıkır yürüdüğünü göreceksiniz.