Arama
Üyelik
Üye Girişi
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Hasan Eroğlu
Sevda Özcan

Sanko Üniversitesi’nde beslenme ve Diyetik Günleri

SANKO ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ BESLENME VE DİYETETİK BÖLÜMÜ TARAFINDAN “ÇOCUK HASTALIKLARININ TIBBİ BESLENME TEDAVİSİ SEMPOZYUMU” DÜZENLENDİ.

SANKO ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ

SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü tarafından “Çocuk Hastalıklarının Tıbbi Beslenme Tedavisi Sempozyumu” düzenlendi.

SANKO Üniversitesi III. Beslenme ve Diyetetik Günleri çerçevesinde, Abdulkadir Konukoğlu Spor ve Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyumun açılışında SANKO Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Dağlı adına Rektör Vekili olarak konuşma yapan Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Murat Akkın, “Henüz devam eden pandemi koşullarının biraz da elvermesiyle tedbiri elden bırakmadan yüzyüze düzenlediğimiz bu toplantıya Sayın Rektörümüz, kurumum ve şahsım adına hoş geldiniz” dedi.

“Bu yıl üçüncüsünü düzenleyerek artık kurumsal anlamda da geleneksel hale geldi diyebildiğimiz sempozyumumuzun konusu bölgemiz açısında da çok değerli” diyen Prof. Dr. Akkın, şöyle devam etti:

“Verimli, güzel ve keyifli bir toplantı olması dileğiyle Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Türkan Pasinlioğlu’na, Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Efsun Karabudak’a, Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Nurten Budak’a ve düzenlemede emeği geçenlere ayrıca değerli konuklarımıza ve katılımcılara Sayın Rektörümüz ve şahsım adına teşekkür ediyorum.”

Sempozyuma ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türkan Pasinlioğlu da geçtiğimiz yıllarda, beslenme disiplininin farklı alanlarında Temel Klinik Beslenme ile Kanser ve Beslenme konulu iki sempozyum gerçekleştirdiklerini anımsattı. Prof. Dr. Pasinlioğlu, “Çocuk Hastalıklarının Tıbbi Beslenme Tedavisi konulu sempozyumun da konularında uzman birbirinden değerli konuşmacıların sunumlarıyla bilimsel ve mesleki anlamda, değerli katılımcılarımıza ve öğrencilerimize büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. Sempozyumun gerçekleştirilmesinde emeği geçen tüm ekibe teşekkür ediyor, verimli olmasını diliyorum” diye konuştu.

Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Efsun Karabudak ise her ülkenin bir veya daha fazla yetersiz beslenme biçiminden etkilendiğini kaydetti.

Küresel beslenmenin tüm biçimleriyle mücadele etmenin, küresel sağlık alanındaki en büyük sorunlardan biri olduğunu anlatan Prof. Dr. Karabudak, özellikle kadınların, bebeklerin, çocukların ve ergenlerin yetersiz beslenme riski altında bulunduklarını ve beslenmeyi yaşamın erken döneminde optimize etmenin, uzun vadeli yararlarla birlikte, hayata en iyi başlangıcı sağladığının altını çizdi.

2020 yılında küresel olarak, beş yaşın altındaki çocuklar arasındaki ölümlerin yaklaşık yüzde 45’inin yetersiz beslenme ile bağlantılı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Karabudak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunlar çoğunlukla düşük ve orta gelirli ülkelerde görülür. Çocuklar ve gençler arasındaki morbidite (hastalık, hastalık hali) ve mortalitenin (ölüm) çoğu önlenebilir niteliktedir. Her çocuk sağlıklı ve anlamlı bir yaşam sürmesi için fırsatlara sahip olmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından yönetilen BM Beslenme üzerine eylem on yılı ile, şu 6 temel alanda politika eylem çağrısında bulunmaktadır.

Bunlar ise sağlıklı diyetler için sürdürülebilir, esnek gıda sistemleri sunmak, herkes için sosyal korunma ve beslenme ile ilgili eğitim sağlamak, sağlık sistemlerini beslenme ihtiyaçlarına uyumlu hale getirmek ve temel beslenme müdahalelerinin evrensel çerçevesini belirlemek, ticaret ve yatırım politikalarının beslenmeyi iyileştirmesini sağlamak, her yaşta beslenme için güvenli ve destekleyici ortamlar oluşturmak, her yerde beslenme yönetimi ve hesap verebilirliğini güçlendirmek ve teşvik etmektir”

Obezite riski

Memorial Kayseri Hastanesi Çocuk Endokrinoloji ve Neonatoloji Uzmanı Prof. Dr. Selim Kurtoğlu, “Metabolik sendrom; santral obezite, dislipidemi, hiperglisemi ve hipertansiyonla birlikte kardiovasküler risk faktörlerinin bulunduğu tablodur” dedi. Metabolik sendrom santral obezitenin ilk olarak 1988 yılında Gerald Reaven tarafından sendrom X olarak tarif edildiğini belirten Prof. Dr. Kurtoğlu, özetle şu paylaşımı yaptı:

“NCEP’ı (National Choleterol Education Program) 2001 yılında ATP111 (Adult Treatment Panel 111) olarak erişkinlerde metabolik sendrom tablosunu beş kriterden (santral obezite, hiperglisemi, hipertrigliseridemi, düşük HDLK ve yüksek kan basıncı) üçünün bulunması olarak önermiştir. Pediatrik yaş grubunda ortaya çıkan metabolik sendrom tablosu hem çocukta hem de adult dönemde bazı problemlere zemin hazırlayabilir. Pediatrik yaş grubunda metabolik sendrom tanısı için farklı kriterler kullanılmaktadır. Bunlar arasında Cruz Goran,Weiss, Viner, Ahrens, Cook, de Ferranti, Ford, modifiye WHO kriterleri sayılabilir.

Tanı kriterlerinin çoğunda 90 persentili (büyüme eğrisi) aşan bel çevresi kullanılır ancak de Ferranti tanımında bel çevresi 75 persentil üzeri alınmış, Viner tanımında ise BMI 95 persentil üzeri kriter olarak kullanılmıştır. Araştırıcıların daha çok kullandığı metod IDF kriterleri olmaya başlamıştır. Son yıllarda metabolik sendrom kriterlerine sosyekenomik durumun da eklenmesi önerilmektedir.”

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Neslihan Önenli Mungan, Fenilketonuri’nin (FKU), tüm dünyada ve ülkemizde en sık görülen, otozomal resesif kalıtıma sahip bir metabolik hastalık olduğunu söyledi.

“Hızla gelişen teknolojinin sağladığı güncel tedavi yaklaşımlarına rağmen, halen FKU yönetiminde düşük protein/fenilalaninli diyet altın standarttır. Bu diyette fenilalanin içermeyen bir aminoasit karışımına ek olarak düşük proteinli gıdalar ve diyet ürünler yer almaktadır” diyen Prof. Dr. Mungan, şu görüşleri dile getirdi:

“Hafif HFA (Hiperfenilalaninemi) ve hafif FKU’de daha belirgin olmak üzere, bazı klasik FKU’lu hastalarda da fenilalanin hidroksilaz enziminin kofaktörü/farmakolojik şaparon olan BH4 (Sapropiterin) tedavisi kan fenilalanin düzeyini düşürüp, fenilalanin toleransını arttırmada etkindir. Ayrıca, büyük nötral aminoasitler ve ülkemizde ruhsatlı olmasa da glukomakropeptidler de tedavide kullanılmaktadır. Subkutan (deri altı) yolla uygulanan enzim tedavisi de, fenilketonüride 16 yaş üzeri hastalarda güncel bir seçenektir. Gen tedavisi konusundaki çalışmalar hızla devam etmektedir. BH4 Ekskliğinde veya metabolizması bozukluğunda, fenilalaninden kısıtlı diyete ek olarak, eksik enzim türüne göre değişmekle birlikte L-Dopa, karbidopa, 5-OH-triptofan ve folinik asit destekleri eklenmektedir.”

Gaziantep Üniversitesi Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Beltinge Demircioğlu Kılıç, böbrek ve üriner sistem hastalıklarının çocuklarda önemli morbidite ve mortalite nedeni olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Kılıç, “Hasta izleminde amaç, öncelikle hastalara daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamak, tedavi ile hastalıkların düzeltilmesini sağlamak, kronik böbrek hastalığını (KBH) önlemek, KBH olan hastaların son dönem böbrek yetmezliğine (SDBY) gidişini geciktirmek ve SDBY olan hastaları da diyaliz ve/veya böbrek nakline hazırlamaktır” dedi.

Bu nedenle erken dönemde hastaların tanısını koymanın, yakın takip ve tedavi yapmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kılıç, “Çocukluk çağında sık görülen böbrek hastalıkları; konjenital böbrek ve üriner kanal anomalileri (CAKUT), idrar yolu enfeksiyonları (İYE), işeme bozuklukları, nefrotik sendrom (NS) ve glomerulonefritler, kistik böbrek hastalıkları, böbrek taşı ve tübulopatilerdir” şeklinde konuştu.

Fenilketonüri ve Diğer Kalıtsal Metabolik Hastalıklı Çocuklar Vakfı’ndan (METVAK) Uzm. Dyt. Elif Figen Kutluay, Vakfın 1996 yılında esas olarak fenilketonüri ve diğer kalıtsal metabolik hastalıklı çocuklara diyet tedavisinde yol göstermek ve hastaların diyetine uyumunu sağlayacak ürünlerin temini amacıyla kurulduğunu anımsattı. Uzm. Dyt. Kutluay, “METVAK mutfak uygulamalarında hedef; düşük proteinli beslenmesi gereken bireylerin diyetlerin temelini oluşturan diyetle kan fenilalanin veya diğer aminoasit hastalıkları için baz oluşturan amino düzeyini yükseltmeden büyüme ve gelişme için yeterli olacak aminoasit, protein, enerji, vitamin ve eser elementleri sağlamak olan diyete ilave olarak, çocuk için diyetin tat çeşitlilik gibi yönlerden kabul edilebilir olmasını sağlamak, değişim listeleri ile diyetin tekdüzeliğini yok etmek, en önemlisi de çocuğu doyurmaktır“ ifadelerini kullandı. SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Funda Esin Fakılı, Metabolik Sendrom Olan Çocukların Geleceği Metabolik Sendromun Önlenmesi, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Hülya Tan, Tıbbi Beslenme Tedavisi ile Hacettepe Üniversitesi Dekanı, Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Gökmen, Özel Tıbbi Beslenme Tedavisi konusunda bilgiler paylaştılar.

Sempozyumun birinci gün oturum başkanlıklarını Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yurdanur Kılınç, Öğr. Üyeleri Doç. Dr. Ünal Sarıkabadayı, Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Osman Zeki Karakuş, Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Üyeleri Prof. Dr. Nurten Budak ve Dr. Öğr. Üyesi Tuba Ustaoğlu üstlendi.