Dr. Yılmaz ERGUT/
Cerrahpaşa tıp fakültesi, deprem riski nedeniyle, hasta kabulü ve öğrenci eğitimini durdurdu.
İstanbul, yani Çapa Tıp fakültesi’de, aynı kararı almak zorunda.
Akademisyenler, çalışanlar ve öğrenciler, kelle koltukta işe gidip geliyorlar.
Konuya yabancı olanlar için, bilgilendirme yapmak istiyorum.
İstanbul’un ve Türkiye’nin en eski ve en köklü iki tıp fakultesi dökülüyor.
Hurda araba gibiler.
7 şiddetinde bir depreme dayanma şansları sıfır.
Eli kulağında olan İstanbul depremi, eğer mesai saatleri içinde gerçekleşirse;
ülkemizin büyük bir yetişmiş insan gücü yok olacak.
Çanakkale Savaşında yok olan yetişmiş insan gücünden dolayı, bugün hala belimizi doğrultamadık.
Oysa Almanya, ikinci Dünya savaşında yetişmiş insan gücünü savaş dışında tutmayı başardığı için;
hızla toparlanıp bugün Dünya’nın en güçlü ülkelerinden biri oldu.
Kapasiteleri itibarıyla, ülkemizin en iyi Tıp fakülteleri;
Hacettepe, Ankara Tıp, Çapa ve Cerrahpaşa.
Diğer tıp fakültelerine haksızlık etmeyelim ama;
bu 4 fakülte, akademik kadroları itibariyle başı çekiyorlar.
Hacettepe, çok modern şekilde inşa edilmiş binalara sahip.
Ankara Tıp, Cebeci’deki eski yapılardan kurtulup, İbni Sina gibi modern bir hastane inşa etti.
Çapa ve Cerrahpaşa ise, bir hurda yığını olmaktan kendini kurtaramadı.
1980 yılında Çapa’ya girdiğimde; şok olmuştum.
Nasıl olurda, böyle ünlü bir okul, bu kadar döküntü olabilirdi?
2 yıl Ankara’da yaşamış, Hacettepe’yi gezip görmüştüm.
Bütün tıp fakültelerini öyle sanıyordum.
İstanbul, büyük ve güzel bir şehir olduğu için; insanlar orada yaşamak istiyor.
Fziksel şartları kötü bile olsa;
Ünlü hocalar Çapa ve Cerrahpaşanın içini dolduruyorlar.
Onları yetiştirenler, Atatürk’ün ülkemize getirdiği;
Hitler Almanya’sından kaçan Dünya çapındaki profesörlerdi.
Onların geleneğini devam ettiren öğrencileri; ülkemize Dünya’da çapında hekimler hediye ettiler.
Prof.Aziz Sancar, Prof.Gazi Yaşargil, Prof.Muzaffer Aksoy, Prof.Cihat Abaoğlu,
Prof.Hulusi Behçet, Prof.Sadi Irmak, Prof.Türkan Saylan, Prof.Özcan Köknel ve adını sayamadığım daha niceleri.
1999 depreminden sonra bu iki fakültenin yenilenmesi gündeme geldi.
Fakat hükümet, Çapa ve Cerrahpaşa’nın çok değerli olan arazilerine konup;
onlara şehir dışında kampüs inşa etmek istedi.
Fakat her iki fakülte’de şehir dışına gitmeyi kabul etmediği için;
hükümet inat etyi, Çapa ve Cerrahpaşa’nın bulundukları arazideki binalarını yenilemedi.
1999 depreminden sonraki 24 yıl boşuna geçti.
Şimdi gelinen noktada;
hem oradaki öğrenciler, hem çalışan hekimler ve akademik kadro, hem hizmet alan hastalar, hem ülke kaybetti.
Peki kim kazandı ?
Hiç kimse.
İnatlaşmak, kavga etmek devleti yöneten insanlara yakışmaz.
Devlet yönetmek, ego götürmez.
Şimdi ne olacak, kimse bilmiyor?
Bizim Bigadiç deyimiyle;
‘Düzelir bakalım’ demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Dr.Yılmaz Ergut